8 Aralık 2012 Cumartesi

Sınırda III (Nilay'ın Günlüğü)




Sonu ölümle biten günlük
Babaannesini kaybeden Nilay'ın yaşadığı şokun etkisinden kurtulması kolay olur. Çünkü üç gün sonra babası daha şiddetli bir şekilde hastaneye bile yetiştirilmeden vefat edecektir. Hastalığının ileri safhaları dahilinde not tutamadığından ve nihayetinde de kanamalı bir ateş geçirip Hakkın rahmetine kavuştuğu için Nilay'ın günlüklerine ben devam edeceğim.
Diğerleri gibi
Bu olayın her hane içerisinde gerçekleşmesi ve semptomların irili ufaklı belirtiler göstermesi ulusal anlamda bir tedbir alınmasına yetmeyecektir. 
İnceleme sonuçları
  • Olayların akışına bir büyüteç ışığında baktığımızda ilk başta yerel gözüken bir vakanın tedbir amaçlı dahi olsa 'hemen' karantinaya alınmadığı ortaya çıkacaktır.
  • Aynı vakadaki 'sayısal artışın' ilk başta bir grip salgını olduğu düşünülecek ve biyolojik maddenin inkübasyon süresi geçtikten sonra hastane şartlarında kısıtlı bir sterilizasyon ve karantina uygulanacaktır; fakat bu ileri bir kontaminasyonu engellemeyecektir.
  • Biyolojik ajanın 'insana nasıl bulaştığı' sorusunun yerine kim bulaştırdı soruları sorulacak bu da virusun yayılımını sağladığı ortamın tesbitini zorlaştıracaktır.
  • Mahalli veya yerel bir savunma merkezi olmadığı için zaman ilerledikçe panik ortamı da artıp yayılacaktır.
  • Bölge karantinaya alındıktan sonra bu ortamı stabilize edici önlemler yeterli gelmeyecek dışarıya uzun göç kuyrukları oluşacaktır.
  • Biyolojik ajanın hangi yoldan yayıldığını tespit için bilirkişilerin oraya ulaşması ve ilave güvenlik önlemlerinin alınması epideminin genişlemesi için makul zamanı yaratacaktır.
  • Hikayede dinlediğimiz tarım ilacına benzer bir ilaçlama yapan sivil uçağın ülkemiz içinde de ülkemiz dışında da kiralanması çok kolaydır. Sınırlarımız dışından gelen böyle bir uçak düşürülse bile düştüğü yerde etkisini gösterecek ve biyolojik ajan yayılabilecektir.
  • Ulusal araştırma laboratuarlarımızın -bu krizde görülmüştür ki- yeterli sayıda halihazırda aşı stokları yoktur ve kısıtlı sayıda olanlar da bölgeye kısa sürede ulaştırılamamıştır. 
  • Elimizdeki bu kısıtlı sayının da mevcut ordu ve kolluk kuvvetleri tarafından kullanılması gerektiğine karar verilmiş ve sivil halkın kullanmasına müsaade edilmemiştir.
  • Böyle bir olaya kısa sürede reaksiyon vermesi gereken sivil toplum kuruluşlarının olaylar karşısında tam bir karmaşa yaşadığı not edilmiştir.
  • Halk tam bir kaos halinde ve yerel söylentileri önceleyici ulusal tedbirler alınmadığı için eczaneleri talan edip keyfi tedavilerden medet ummuştur. 
  • Bu durumdan çıkar sağlamaya çalışan bazı ilaç firmaları olmuştur.
  • Esas görevi bu ajanı kullanan devlete karşı fiili taaruza geçmek olan ordu, böyle bir karışıklık karşısında kolluk kuvvetlerinin görevine destek olmuştur ve asli görevini yapamamıştır.

29 Kasım 2012 Perşembe

Chernobyl ve Metsamor: Fizikçiler için AYRINTILI BİLGİ


Peki deneyle yapılmak istenen neydi? (Chernobyl)
  • Basınçlı su reaktörleri, atık ısıyı çıkarmak için yüksek basınçlı su akışını kullanır. Kaza durumundaki bir reaktörün acil olarak durdurulmasından sonra, çekirdek hala başlangıçta tesisin toplam ısı üretiminin yaklaşık olarak % 7’ si kadar ciddi miktarda bir artık ısı üretir. 
  • Bu artık ısı soğutucu sistemleri tarafından çıkarılmazsa, ısı çekirdeğin zarar görmesine neden olabilir. Çernobilde patlayan reaktör, yaklaşık olarak 1600 ayrı yakıt kanalından oluşuyordu ve her operasyonel kanal saatte 28 ton’luk (7400galon) su akışına ihtiyaç duyuyordu. Enerji hatları şebekesinin çökmesi durumunda harici gücün, tesisin soğutucu su pompalarını acilen çalıştırmak için uygun olmayacağı yönünde endişeler vardı. 
  • Çernobil reaktörlerinin 3 tane yedek dizel jeneratörü vardı. Her jeneratör 15 saniye içinde devreye girebiliyordu, fakat tam hıza ulaşması ve ana soğutucu su pompalarından bir tanesini çalıştırmak için gerekli olan 5.5 MW ‘lik kapasiteye ulaşması 60-75 saniye alıyordu. Bu bir dakikalık güç aralığının kabul edilemez olduğu düşünülüyordu ve buhar tirbünü rotasyonel enerjisi ve artık buhar basıncının (tirbün vanaları kapalı), acil durum dizel jeneratörleri yeterli dönme hızına ve voltaja ulaşana kadar, ana soğutucu su pompalarını çalıştırabilecek elektiriği üretmek için kullanılabileceği öne sürülüyordu. 
  • Teorik olarak, analizler, bu artık momentumun ve buhar basıncının, acil durum jeneratörlerinden gelen harici enerjinin başlangıcındaki kesinti ve yeterli tam güce ulaşması arasında köprü olabilecek gücü 45 saniyeliğine sağlayabilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyordu. Bu yeterliliğin hala deneysel olarak doğrulanması gerekiyordu ve önceki testler hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Teknik Bilgi (Metsamor)
  • Ermenistan reaktörü tasarımında dikkate alınan pik yer ivme değeri 0.1 g olup, 1977 sonrası yapılan iyileştirmelerle dayanıklılığın 0.2 g’ye kadar çıkartıldığı iddia edilmektedir.
  • Reaktör sahasına ait tasarımda esas olarak alınması gereken gerçek pik yer ivme değerinin bunun çok üzerinde olması gerektiği (0.4 g) ülkemizdeki uzmanların yanı sıra bir çok uluslararası uzmanca da bilindiği için Ermenistan hükümetinin 1993 yılında resmi olarak ikinci üniteyi tekrar açma kararı alarak IAEA’dan yardım istemesi üzerine sismik güvenlik konusu en önemli konulardan birisi olarak tekrar gündeme gelmiştir.
IAEA yayını-TECDOC-640 Ranking of Safety Issues for WWER-440 model 230 Nuclear Power Plants açıklaması
  • Santralin modern güvenlik ve teknik donanımı olmaması, reaktörün soğutulması için kullanılan suyun yetersizliği ve soğutma sisteminin eskimiş olan birinci nesil proje ile inşâ edilmesi de bölgenin ekolojik durumu için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır.
  • Bilinen anlamda bir korunak binasına (containment) sahip olmayıp “confinement” adı verilen bir korunak sistemine sahiptir. Bu sistemde basınç belli bir değeri aşınca içerideki radyoaktif gazlar atmosfere salınmaktadır. Bu sistem, ana döngü hattındaki 'tam kırık' (giyotin tipi kırık) gibi. Modern reaktörlerde öngörülen temel kazaların sonuçlarını engelleyecek şekilde tasarımlanmamışlardır.
  • Acil Durum Kor Soğutma Sistemi gibi ana güvenlik sistemlerinin tasarımı ciddi ve uygun analizlere dayanmamaktadır.
  • Orijinal tasarımda 0.1 g üzerindeki sismik ivme değerlerinin yol açacağı yükler dikkate alınmamıştır.
  • Tasarımda yedeklilik, farklılık ve fiziksel ayırım ilkeleri oldukça zayıftır. Bu sebeple 'ortak nedenli arızalara' duyarlıdır.
  • Enstrümentasyon ve kontrol sistemlerinde eksiklikler ve yetersizlikler bulunmaktadır.
  • Yangında korunma önlemleri oldukça zayıftır.
  • Güvenlik analizi raporları mevcut değildir.
  • Ciddi ve uygun lisanslama aşamalarından geçmeden tasarımlanmış, kurulmuş ve işletilmiştir.
  • Batılı ülkelerdeki nükleer santrallerde mutlaka bulunan, radyoaktif madde sızıntısını önleyecek çelik kubbe bulunmamaktadır.


NOTUNGA'daki ilgili yazıyı okumak için TIKLAYIN.

18 Kasım 2012 Pazar

Sınırda II (Nilay'ın Günlüğü)



Saat: 18.15

Bir haftadır okula gitmiyorum. Bir de üstüne üstlük bu mide bulantısı çıktı canımı sıkan. Yazmaktan da sıkılmaya başladım. Bugün yüzünü bile göremedim. Onu merak etmekle sevmek arasındayım galiba. Dışarıda olanlar umrumda değil.

Bir buçuk hafta sonra

Saat: 08.12

Dersteyim. İki haftadır yatak döşek yattım. Tellerin oradaki çatışma sesleri kesildi. Bu tarafa bir iki gündür bomba da düşmüyor. Bu Pazartesi okul açılacak dediklerinde inanmamıştım. Ne talihsiz kader ki bu satırları cam kenarındaki sıramdan yazıyorum. Dersin Felsefe olması da yazdıklarıma bir anlam yüklüyormuş gibi görünse de 'Hegel dedi, evet Hegel' onun şu an kafamı karıştırmaktan başka bi'işe yaramadığı açık.
...

Deprem söylentisi
Burada normal insanlar gibi günlük tutamayacak mıyız bilmiyorum?.. Aşık olduğum -acaba öyle mi?- insanın okula bile gelmemesi benim için daha önemli. Dahası bir depremimiz eksikti. Şimdi -bizimkiler dahil- ciddi ciddi herkes arabalarında yatmaya başladı.

Üç gün öncesi

Saat: 16.42

Yetişin
Galiba babam geldi...

Saat: 17.11

Kalbim sıkıştı
Hiç gitmeyen televizyonculara çatışmalar bittikten sonra yeni fırsat doğdu. Ellerinde mikrofon bizim topçuların sahasının oradaki boklu derede -kokusundan öyle diyorlar- bir aşağı bir yukarı canlı yayın yapıyorlar. Balıklar -hem de neredeyse hiç görmediklerimiz dahil- birer birer karaya vurmuş. İlk başta anlamadık. Mahallenin tüpçüsünün oğlu Seyfi görmüş. Sonra babam. Tabi koşturduk. Ne olduğunu anlayamadık. Bizim buranın bi'büyüğünün dediğine göre 'deprem habercisi' sayılırmış bu görüntü.
Mide bulandıran bir görüntü
Görmesem ve birileri bana bu manzarayı anlatsa kesinlikle bu şekilde hayal edemezdim. Dere yemyeşil olmuş.  Balıklar -çocukların ellerinde olanlar hariç- hepsi çamurun üzerine öylecene uzanmış.
...

Beş gün sonrası

Saat: 02.35

Gözüm yanıyor
Annemin ilaç vermesini bekliyorum. Yine geç kaldı. Kesin çorba yapıyordur. Ateşimle beraber yarın ki sınavı düşünüyorum.
...

Saat: 05.40

Nenem öldü
Hiç bir şey anlamıyorum. Başım ağrıyor. Yalnızım. Annemler odada. Ben buradayım. Herşey niye böyle üstüme geliyor..

Devam edecek.

15 Kasım 2012 Perşembe

Sınırda I (Kaleci Deniz)



Saat: 09.51

Maç iptal
'Geçen hafta oynanması gereken Sümerspor-Hassaspor maçı olası füze tehditine karşı bu hafta da yine iptal edilmiştir. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre maç ileri bir tarihe ertelenmiştir.'
Alttaki diğer haberleri okumana gerek yok. Samandağ Kent Günlüğü Gazetesi de olmasa iptal edilen maça çıkacağız. Al şu gazeteyi ben gidiyorum.
Hava serin
Hangi akıllı bu havada sırf maça çıkacak diye şortla gelir ki? Lan Mehmet sana söylüyorum. Baksana! Ben mi iptal ettim maçı anasını satayım?! Yağmur yağacak dedikleri zamanları da biliriz. Onların bu saçma hava tahminlerine inanmadan çıktım, güneşe kandık. Bi'de sen'le mi uğraşacağım?
Bunlar bizimkiler
Hey!Siz nası' izin aldınız lan maç için? Geliyorum bekleyin. Hadi oğlum, koş yetişelim şunlara.
...
Saat: 11.12

Balığa gidelim
Yok aga bu saatte piyasa yapılmaz. Baksana Allah'ın Pazar günü. Kimse yok ki dışarıda. Millet daha yeni uyanıyor. Balığa mı gitsek, yoksa internet kafeye mi gitsek?
...
Kestirme yollar
Kestirme yol biliyorum ben. Şuradan atladık mı hemen Nazif Sokak'tan çıkarız dışarı. Hem gitmişken dönüşte kaymak almam lazım annem istedi. Orada Keskinler vardı.
...
İyi güzel geldik de arkadaş neyle tutacağız ki bu balıkları? Hem hava da iyice buz oldu. Sen git bi'koşu şu inşaatta çalışan amelelere sor ağ filan vardır onlarda. Her gün buralarda görüyorum onları.
...
Şimdi güzel oldu. Bu nasıl kullanıyor kardeş ya? Geç bakalım karşıya. Tut ucundan... Heh. Oldu... Bir tane mi olmaz arkadaş. Bak tut büyük bir şey çarptı galiba. İyi tut.

Saat: 11.51

Kayık
O ne öyle ya. Tut tut ya! Geçmesin! Arkadaş biz burada ağ atıyoruz, sizin kayığınız... Çek arkadaş çek şunu! Yok mu başka yer!? Çocuğu tut! Çocuk düşecek! Ya ağ mahvoldu lan! Ağ mahvoldu!..
Patlama
Bugün üstüste geliyor herşey! Üst üste!.. O ne öyle? Kaç! Kaç!
...
Koş oğlum koş! O neydi öyle ya! Bakma arkana koş! Lan heriflerde mi geliyor?! Şu aradan girelim. Onlar mı patlattı acaba? Kayıktan mı geldi o ses? Üzerimize bir şey mi geliyordu? Dur, dur! Bir soluklanalım. Adamlar üstümüze geliyor! Gidin oğlum, gidin! Gelmeyin! Kucağındaki çocuğu düşürdü galiba? Gel girelim içeriye bak açık kapısı gel!
...
Param düşmüş
Şortun cebinde 1 TL olacaktı? Düşmüş galiba. Soluklanayım dur bi'! İçim yanmış. Sen de yok mu bozuk? Bak burayı onlar da gördü. Tüh! Girecekler içeri... Dolmayın kardeşim içeriye, durun dolmayın! Bi'dakika kızım ya! Heh. geç git tamam! İttirme ya.
İçim yanıyor
Bu kola kimin yahu? Daha açılmamış. Yerde. Neyse Mehmet, hadi gidelim. İşimiz kalmadı bi'lirayla.
...

Saat: 14.10

Günah değil
Hadi sen de bi'yudum iç. Bi'şey olmaz. Hem n'olacak ki? Yerde bulduk. Hiç düşündün mü? Bu üzerimize doğru gelen kara şey de neydi? Evet, tövbe gitmem oraya. Neyse ne! Ya kusura bakma, sana iç diyorum ama kalmamış bunun dibinde galiba. Asiti de kaçmış zaten...
...

Saat: 16.23

Bacaklarım donmuş
Farkında değildim. Nası'da üşümüşüm! Bi'daha na'buraya yazıyorum 'şortla çıkmam dışarı!' söz veriyorum. Yarın dersime de bakacağım. Söz. Hadi sen yemeği yaptıysan getir. Çok acıktım ben. Tüh ya! Vallahi unuttum! Hatırlamaz inşallah!...

Devam edecek.


Sınırda I (Nilay'ın Günlüğü)



Saat: 10.13

Okullar yine tatil
Neden bu kadar büyütürler. Okula gitmedim. Kahvaltı için de kalkmadım. Yatıyorum. Evde kimse yok. Kahvaltı yemek için yataktan kalkmam gerekli. Kalkarsam bir şeyler yazamam; ama karnım da acıktı.
Yine dövüş var
Oldum olası bu savaş denilen şeyi anlamadım. Defterime karalıyorum çünkü yine tellerin orada hareketlilik var. Dikkatimi oraya vermeyip içeri geçiyorum. Görüşürüz.
...
Buluşmaya gitmem lazım
Annem yine kızacak ama ben kimseye haber vermeden çıkmayı düşünüyorum. Zaten evde bile değil. Hem gideceğim de iki adımlık yer. Hakan abinin internet kafesi. Bir iki dakika da olsa belki yüzünü görme şansım olabilir. Sırdaş da olsak kimliğini söylemem.
...

Saat: 11.42

Aralarından sıyrılıyorum
En sevmediğim sokakların içinden yürüyerek hatta koşarak geçtim. Kaçar gibi. Aslında şimdi böyle nefes nefese kalışım ve yazımın böyle kötü olması durumla hiç alakalı değil. En başından anlatayım. Üzerimi giyinip yeni aldığım tokalarımı (aslında bana o göndermişti) da özenle saçıma taktım. Dışarısı her zaman ki gibi boş. Yine de ben sapmadan internet kafeye gideyim diye karar verdim. Sonra tel örgülerdeki gördüğüm grubun bağıra çağıra koştuğunu gördüm. Önemsemedim. Bakkala girip kendime abur cubur alayım hem de kalabalıkla muhattap olmam diye düşündüm. Hepsi birden bakkala sığındılar. Şaşırdım. Hemencecik çıktım dışarı, nedendir bilmem şimdi aklıma geldi cola şişesini de orada unutmuştum heralde. Neyse işte sıyrıldım aralarından.
Sinek ilacı
Çocukluğumdan bilirim. Erkekler top oynar biz de evin kenarında onları izlerken büyük bir gürültüyle sokakları dolaşan kamyonetler vardı. Hala da peşinden koşarız. İnadına koklarız. Sonra kaldığımız yerden oyuna devam ederiz. Oyuncak uçakların dumanı gibi.
Küçük uçaklar
Erdal amcanın bakkalına sığınan bu kalabalığı geride bıraktıktan sonra gökyüzünde bir şey fark ettim. Çok komiklerdi. İki küçük uçak. Oyuncak gibi görünüyorlardı. Uçakları çok iyi tanırım. Yolcu uçağı olsa çok yukardan uçar, bazen de arkasında iz bırakır, ya da savaş uçağı olsa çok hızlı gider. Bu ikisi farklıydı. Derken benzinleri biter gibi oldular. Sesleri kesildi. Sonra bizim Selim dayının narenciye tarlasına döne döne düştüler.
...

Saat: 12.35

Ellerimi yıkadım
Yine yüzünü göremedim. Sıkıldım artık bu mültecilerden. Okula gidememek ilk başlarda hoşuma gidiyordu. Ama buraya yazmaktan bile sıkıldım. Annem pazardan geldi. Sofraya çağırıyor. Babam tarladan dönmemiş. Uçaklar n'oldu acaba? Neyse yine karnım acıktı.
Sofradan sonra
Aşık olmak bi'garip. Görememek hüzünlendiriyor. Belki yine bi'şeyler karalarım belki bi'iki dörtlük. Hem unuttum yazmayı uçaklardakiler ne yazık ki ölmüş. Suriye'den geliyorlarmış. Aslında ben de yanlış görmüşüm. Bir tanesi bizim çaya düşmüş. Bilmem acaba diğerini mi gördüm? Her neyse arkadaşlarla gidip bi'bakmak lazım.
...

Saat 16.41

Midem bulanıyor
Uyuyup kalmışım. İnsan heralde tembelleştikçe daha da tembelleşiyor. Bana da olan bu. Aşkın da etkisi olabilir. Rüya görmek de kötü değil. Çok uykudan galiba midem bulanıyor. Uçaklar ne oldu acaba? Bizimkiler gitmiştir. Kaçırdım hengameyi. Tüh. Neyse dörtlüklerime devam edeyim. Yok, galiba ilk önce bir ilaç alsam daha iyi.


Devamı gelecek.

24 Temmuz 2012 Salı

Türkiye'de KBRN





Daha önce Kocaeli’nin Gebze’de İlçesi’nde bulunan ve iki ay önce Konya’ya taşınan KBRN Taburu’ndaki eğitimli askeri personelin bir bölümünün de, tam donanımlı olarak Suriye sınırına gitti. Olası saldırılarda kullanılacak kimyasal temizlik ve dezenfektelerin yanı sıra, dezenfekte işlemlerinde kullanılacak özel çadırlar da bölgeye gönderildi.

Türk Silahlı Kuvvetler bünyesinde geçtiğimiz aylarda Gebze’den Konya’ya taşınan kısaca ’KBRN’ olarak bilinen Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik Korunma ve Savunma Taburunun yanı sıra başta İstanbul Küçükyalı’da olmak üzere yurdun değişik bölgelerinde de KBRN taburları bulunuyor.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde de kimyasal silah kullanılabileceği ihtimaline karşılık NATO bünyesinde de Çokuluslu Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) Savunma Taburları bulunuyor. KBRN Savunma Taburunun temel misyonu, nerede konuşlanmış olurlarsa olsunlar, NATO müşterek kuvvetlerine ve komutanlıklarına nükleer, biyolojik ve kimyasal saldırılara karşı hızla konuşlandırılabilen ve inanılır bir savunma sağlamak. Kuruluş amacında bu taburun aynı zamanda müttefik ülkelerin sivil makamlarına yardımcı olmakla da görevlendirilebileceği öngörülüyor.

NATO 2004 Olimpiyat Oyunları ve Engelliler Olimpiyatları’ndan itibaren diğer olimpiyatlarda olası saldırılara karşı ekipler konuşlandırdı. NATO bünyesindeki KBRN Taburlarının komutaları da her yıl değişimli olarak üye ülkelerin sorumluluğuna veriliyor.




Kaynak: HÜRRİYET

8 Haziran 2012 Cuma

Şarbon, Biyolojik ve Kimyasal Silahlar Üzerine



Şarbon, Biyolojik ve Kimyasal Silahlar
Eylül ayında New York’ta gerçekleşen terörist saldırıdan sonra, tüm dünya medyasında, teröristlerin kullanabileceği yeni silahlar ve saldırı yöntemleri üzerine haberler, yorumlar görülmeye başlandı. En fazla kaygı duyulan konulardan biri de teröristlerin kimyasal ve biyolojik silahları ele geçirip geçirmedikleri, kimyasal veya biyolojik silahların ne kadar büyük tehdit oluşturduklarıydı. Medyada yayınlanan haberler kimyasal ve biyolojik silahlar konusunda bilgiye sahip olmayan geniş halk kitlelerinin merak ve kaygısını artırmaktadır. Bu nedenle konunun ayrıntıları ile ele alınmasında fayda vardır.
Kimyasal silahlar
Sarin, VX, Hardal Gazı, Siyanür gibi gazlardır. Bu kimyasal maddelerin canlılar üzerindeki genel etkileri, hava veya deri yolu ile canlının dolaşımına katılması ile, canlının hayatsal öneme sahip çeşitli fonksiyonlarını durdurması ve hızla öldürmesidir. Bu grup silahlar halen terör amaçlı olarak kullanılmıştır. Japonya’da 1995’te bir tarikatın metroya sarin gazı atması ile 12 kişi ölmüş ve yüzlerce kişi hastalanmıştır.

Biyolojik silah olarak kullanılma potansiyeli olan canlılar ise sağlık çevrelerince iyi bilinen mikroplardır.

Şarbon
Şarbon etkeninin sporu solunum veya sindirim yolu ile alınırsa çok yüksek oranda ölümle sonuçlanan bir infeksiyon oluşturur. Veba, tularemi, ruam etkenlerinin oluşturdukları hastalıklar da hızla yayılmaları nedeniyle potansiyel silah tehlikesi taşımaktadırlar.
Botilismus toksini ve diğerleri
Botilismus toksini, bilinen en öldürücü etkiye sahip toksindir. Çiçek ve ebola virusleri en korkulan biyolojik silahlar olarak değerlendirilmektedir. Çiçek hastalığı, insanlığı yüzlerce yıl kırıp geçirdikten sonra yeryüzünden insan çabasıyla silinen ilk hastalıktır. En son çiçek hastalığı vakası 1977 yılında kaydedilmiştir ve dünya sağlık örgütünün kararı ile son yirmi yılda doğan kişiler artık çiçek aşısına karşı aşılanmamışlardır. Hastalık etkeni Dünya ağlık Örgütü denetiminde çok az ayıda laboratuvarda saklanmaktadır.
Kontrolsüzlük
Öte yandan konuyu terörizmle bu kadar ilgili hale getiren durum eski sovyet cumhuriyetinin biyolojik silah programı çerçevesinde bu mikrobun çeşitli laboratuvarlarda bulunabileceği ve kontrolsüz bir şekilde teröristlerin eline geçme olasılığıdır. Tasarlanan senaryolara göre, çiçek virüsü en fazla zarara ve ölüme yolaçabilecek biyolojik saldırı aracıdır.

Kimyasal ve byolojik silahların bu özelliklerine karşın, halkta bir panik havası yaratmadan bu saldırıların hangi yollarla ve hangi olasılıklarla gerçekleşebileceğini irdelememiz gereklidir.

Kimyasal silahlar
Teröristlerin bir kimyasal silahı elde edip saldırıda kullanması en yüksek olasılık gibi görülmektedir. Öte yandan bu kimyasal maddeleri üretmek veya depolamak belli teknik yeterlilikleri gerektirdiğinden, teröristlerin bu maddeleri kitlesel tehditler oluşturacak miktarlarda saklayabilmeleri çok olası görülmemekte, buna karşın izole bölgelerde daha küçük gruplara (örneğin bir metro istasyonu veya bir süpermarket gibi) saldırı için yeterli kimyasal silahı temin ve saklama olasılıkları daha yüksek sayılmaktadır. Ayrıca, terörün temel amaçlarından birinin panik duygusu yaratmak olduğu gözönüne alınırsa, çok hızla etki eden kimyasal saldırının teröristlerin işine geleceği açıktır.
Biyolojik Silahlar
Biyolojik silahlarla saldırılar kimyasal silahlardan önemli ölçüde farklılıklar gösterecektir. Öncelikle, biyolojik bir saldırı sessiz gerçekleşecektir. Ortaya çıkacak hastalıkla ilgili belirtiler en erken iki gün sonra çıkacağından ve ortaya çıktıktan sonra genişleme potansiyeli daha da artacağından biyolojik bir saldırı olursa, saldırı sonucunda kitlesel ölümlerin olma olasılığı daha yüksektir.
Japonya'daki Saldırı
Öte yandan terör uzmanları ve stratejistler, herhangi bir biyolojik veya kimyasal saldırının medyaya yansıyan boyutlardan daha dar kapsamlı etkiler ortaya çıkaracağını düşünmektedirler. Bu uzmanların gösterdikleri örnek, Japonya’da terörist saldırı düzenleyen dinci bir tarikatın saldırılarıdır. 1990 – 1993 yılları arasında çevreye 5 kez botilismus toksini ve 4 kez de şarbon sporları dağıtan bu grubun saldırılarında herhangi bir hasar ortaya çıkmamıştır. Aynı grubun 1995’te Tokyo metrosuna yaptığı sarin gazı saldırısında da sadece 12 kişi ölmüştür. Bu grup yüksek teknolojiye sahip olmasına karşın (bir kimya fabrikaları vardı) başarılı olamamıştır.
Bireysel önlemler
Kimyasal veya biyolojik araçları kullanarak gerçekleşecek bir terörist saldırı olasılığı, günümüz toplumunda bulunmasına karşın; bu saldırılara karşı bireysel olarak önlem alma olasılığımız hemen hemen yok gibidir. Kişisel olarak alınabilecek tedbirler, belirsiz durumlara karşı daha dikkatli ve tedbirli davranmak olarak özetlenebilir. Buna karşın özellikle sağlık sisteminin böyle bir saldırıya karşı hazır hale getirilmesi ve gerek aşı gerekse hızla ilaç tedavisinin yapılması için gerekli stokların oluşturulması gereklidir.
Saldırıdan korunmak
Kimyasal bir saldırı olursa bunun ilk belirtileri göz ve ciğerlerde irritasyon bulguları olacaktır. Bunu giderek ağırlaşan sinir sistemi belirtileri alabilir. Kimyasal saldırıların, genel olarak, ortaya çıktığı yerden çok uzağa yayılmayacağını söyleyebiliriz. Batı medyasında, kişisel korunma için gaz maskesi kullanmaktan bahsedilmektedir. Bunun pratik bir anlamı olmayacaktır. Çünkü hem maske ile 24 saat yaşamak pek olası değildir hem de maskelerin filtreleri de tükenen ve belli aralıklarla değiştirilmesi gereken parçalardır. Halka yapılabilecek tek uyarı nedeni belirlenemeyen gözleri ve solunum yollarını tahriş eden durumlarda hızla olay yerini terketmeye çalışmaktır.
Hastalığın Teşhisi
Biyolojik bir saldırıya uğrayan kişi büyük olasılıkla olay anını farketmeyecektir. Burada ana görev hastalanan kişileri ilk görecek olan birinci basamak hekimleri veya acil servis hekimlerine düşmektedir. Alışılmıştan sık ortaya çıkan, benzerlikler gösteren hastalık tabloları ileri değerlendirme için bir uyarı olmalıdır. Bir hastalık teşhis edilir edilmez koruyucu tedbirler alınmasında en yüksek hızla çaba gösterilmelidir. Çünkü büyük olasılıkla olay ne kadar erken kontrol altına alınırsa, ölümler de logaritmik olarak o oranda azalacaktır. Son günlerde örneğini gördüğümüz; posta ile gelen kaynağı ve içeriği belirsiz paketlerle saldırı olasılığına karşı, böyle paketleri açmamak, eğer açılırsa ve/veya içinden herhangi bir şey (örneğin toz) dökülürse, dökülenleri temizlemeye çalışmadan üzerini kapatmak ve o bölgeyi terketmek, ayrıca ellerin sabunlu su ile iyice yıkanması önerilmektedir. Saldırıdan korunma için aşılanma olası bir yol olmasına karşılık hem aşı stoklarındaki yetersizlikler, hem de maliyetleri nedeniyle pratik değildir. Örneğin, Amerikan yetkilileri yüksek miktarlarda çiçek aşısı üretme kararı almalarına karşın aşıların 2004 yılına kadar hazır olması beklenmemektedir.

Konuyla ilgili olarak ACIBADEM Hastanesi'ne teşekkür ederiz.

Kaynakça için TIKLAYINIZ

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Biyolojik Saldırılara Karşı Savunma


Biyolojik Saldırılara Karşı Savunma çok yakında sizlere bu konularda makale paylaşımlarında bulunacağımız bir platformdur. 

İlginize teşekkür ederiz.