29 Kasım 2012 Perşembe

Chernobyl ve Metsamor: Fizikçiler için AYRINTILI BİLGİ


Peki deneyle yapılmak istenen neydi? (Chernobyl)
  • Basınçlı su reaktörleri, atık ısıyı çıkarmak için yüksek basınçlı su akışını kullanır. Kaza durumundaki bir reaktörün acil olarak durdurulmasından sonra, çekirdek hala başlangıçta tesisin toplam ısı üretiminin yaklaşık olarak % 7’ si kadar ciddi miktarda bir artık ısı üretir. 
  • Bu artık ısı soğutucu sistemleri tarafından çıkarılmazsa, ısı çekirdeğin zarar görmesine neden olabilir. Çernobilde patlayan reaktör, yaklaşık olarak 1600 ayrı yakıt kanalından oluşuyordu ve her operasyonel kanal saatte 28 ton’luk (7400galon) su akışına ihtiyaç duyuyordu. Enerji hatları şebekesinin çökmesi durumunda harici gücün, tesisin soğutucu su pompalarını acilen çalıştırmak için uygun olmayacağı yönünde endişeler vardı. 
  • Çernobil reaktörlerinin 3 tane yedek dizel jeneratörü vardı. Her jeneratör 15 saniye içinde devreye girebiliyordu, fakat tam hıza ulaşması ve ana soğutucu su pompalarından bir tanesini çalıştırmak için gerekli olan 5.5 MW ‘lik kapasiteye ulaşması 60-75 saniye alıyordu. Bu bir dakikalık güç aralığının kabul edilemez olduğu düşünülüyordu ve buhar tirbünü rotasyonel enerjisi ve artık buhar basıncının (tirbün vanaları kapalı), acil durum dizel jeneratörleri yeterli dönme hızına ve voltaja ulaşana kadar, ana soğutucu su pompalarını çalıştırabilecek elektiriği üretmek için kullanılabileceği öne sürülüyordu. 
  • Teorik olarak, analizler, bu artık momentumun ve buhar basıncının, acil durum jeneratörlerinden gelen harici enerjinin başlangıcındaki kesinti ve yeterli tam güce ulaşması arasında köprü olabilecek gücü 45 saniyeliğine sağlayabilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyordu. Bu yeterliliğin hala deneysel olarak doğrulanması gerekiyordu ve önceki testler hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Teknik Bilgi (Metsamor)
  • Ermenistan reaktörü tasarımında dikkate alınan pik yer ivme değeri 0.1 g olup, 1977 sonrası yapılan iyileştirmelerle dayanıklılığın 0.2 g’ye kadar çıkartıldığı iddia edilmektedir.
  • Reaktör sahasına ait tasarımda esas olarak alınması gereken gerçek pik yer ivme değerinin bunun çok üzerinde olması gerektiği (0.4 g) ülkemizdeki uzmanların yanı sıra bir çok uluslararası uzmanca da bilindiği için Ermenistan hükümetinin 1993 yılında resmi olarak ikinci üniteyi tekrar açma kararı alarak IAEA’dan yardım istemesi üzerine sismik güvenlik konusu en önemli konulardan birisi olarak tekrar gündeme gelmiştir.
IAEA yayını-TECDOC-640 Ranking of Safety Issues for WWER-440 model 230 Nuclear Power Plants açıklaması
  • Santralin modern güvenlik ve teknik donanımı olmaması, reaktörün soğutulması için kullanılan suyun yetersizliği ve soğutma sisteminin eskimiş olan birinci nesil proje ile inşâ edilmesi de bölgenin ekolojik durumu için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır.
  • Bilinen anlamda bir korunak binasına (containment) sahip olmayıp “confinement” adı verilen bir korunak sistemine sahiptir. Bu sistemde basınç belli bir değeri aşınca içerideki radyoaktif gazlar atmosfere salınmaktadır. Bu sistem, ana döngü hattındaki 'tam kırık' (giyotin tipi kırık) gibi. Modern reaktörlerde öngörülen temel kazaların sonuçlarını engelleyecek şekilde tasarımlanmamışlardır.
  • Acil Durum Kor Soğutma Sistemi gibi ana güvenlik sistemlerinin tasarımı ciddi ve uygun analizlere dayanmamaktadır.
  • Orijinal tasarımda 0.1 g üzerindeki sismik ivme değerlerinin yol açacağı yükler dikkate alınmamıştır.
  • Tasarımda yedeklilik, farklılık ve fiziksel ayırım ilkeleri oldukça zayıftır. Bu sebeple 'ortak nedenli arızalara' duyarlıdır.
  • Enstrümentasyon ve kontrol sistemlerinde eksiklikler ve yetersizlikler bulunmaktadır.
  • Yangında korunma önlemleri oldukça zayıftır.
  • Güvenlik analizi raporları mevcut değildir.
  • Ciddi ve uygun lisanslama aşamalarından geçmeden tasarımlanmış, kurulmuş ve işletilmiştir.
  • Batılı ülkelerdeki nükleer santrallerde mutlaka bulunan, radyoaktif madde sızıntısını önleyecek çelik kubbe bulunmamaktadır.


NOTUNGA'daki ilgili yazıyı okumak için TIKLAYIN.

18 Kasım 2012 Pazar

Sınırda II (Nilay'ın Günlüğü)



Saat: 18.15

Bir haftadır okula gitmiyorum. Bir de üstüne üstlük bu mide bulantısı çıktı canımı sıkan. Yazmaktan da sıkılmaya başladım. Bugün yüzünü bile göremedim. Onu merak etmekle sevmek arasındayım galiba. Dışarıda olanlar umrumda değil.

Bir buçuk hafta sonra

Saat: 08.12

Dersteyim. İki haftadır yatak döşek yattım. Tellerin oradaki çatışma sesleri kesildi. Bu tarafa bir iki gündür bomba da düşmüyor. Bu Pazartesi okul açılacak dediklerinde inanmamıştım. Ne talihsiz kader ki bu satırları cam kenarındaki sıramdan yazıyorum. Dersin Felsefe olması da yazdıklarıma bir anlam yüklüyormuş gibi görünse de 'Hegel dedi, evet Hegel' onun şu an kafamı karıştırmaktan başka bi'işe yaramadığı açık.
...

Deprem söylentisi
Burada normal insanlar gibi günlük tutamayacak mıyız bilmiyorum?.. Aşık olduğum -acaba öyle mi?- insanın okula bile gelmemesi benim için daha önemli. Dahası bir depremimiz eksikti. Şimdi -bizimkiler dahil- ciddi ciddi herkes arabalarında yatmaya başladı.

Üç gün öncesi

Saat: 16.42

Yetişin
Galiba babam geldi...

Saat: 17.11

Kalbim sıkıştı
Hiç gitmeyen televizyonculara çatışmalar bittikten sonra yeni fırsat doğdu. Ellerinde mikrofon bizim topçuların sahasının oradaki boklu derede -kokusundan öyle diyorlar- bir aşağı bir yukarı canlı yayın yapıyorlar. Balıklar -hem de neredeyse hiç görmediklerimiz dahil- birer birer karaya vurmuş. İlk başta anlamadık. Mahallenin tüpçüsünün oğlu Seyfi görmüş. Sonra babam. Tabi koşturduk. Ne olduğunu anlayamadık. Bizim buranın bi'büyüğünün dediğine göre 'deprem habercisi' sayılırmış bu görüntü.
Mide bulandıran bir görüntü
Görmesem ve birileri bana bu manzarayı anlatsa kesinlikle bu şekilde hayal edemezdim. Dere yemyeşil olmuş.  Balıklar -çocukların ellerinde olanlar hariç- hepsi çamurun üzerine öylecene uzanmış.
...

Beş gün sonrası

Saat: 02.35

Gözüm yanıyor
Annemin ilaç vermesini bekliyorum. Yine geç kaldı. Kesin çorba yapıyordur. Ateşimle beraber yarın ki sınavı düşünüyorum.
...

Saat: 05.40

Nenem öldü
Hiç bir şey anlamıyorum. Başım ağrıyor. Yalnızım. Annemler odada. Ben buradayım. Herşey niye böyle üstüme geliyor..

Devam edecek.

15 Kasım 2012 Perşembe

Sınırda I (Kaleci Deniz)



Saat: 09.51

Maç iptal
'Geçen hafta oynanması gereken Sümerspor-Hassaspor maçı olası füze tehditine karşı bu hafta da yine iptal edilmiştir. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre maç ileri bir tarihe ertelenmiştir.'
Alttaki diğer haberleri okumana gerek yok. Samandağ Kent Günlüğü Gazetesi de olmasa iptal edilen maça çıkacağız. Al şu gazeteyi ben gidiyorum.
Hava serin
Hangi akıllı bu havada sırf maça çıkacak diye şortla gelir ki? Lan Mehmet sana söylüyorum. Baksana! Ben mi iptal ettim maçı anasını satayım?! Yağmur yağacak dedikleri zamanları da biliriz. Onların bu saçma hava tahminlerine inanmadan çıktım, güneşe kandık. Bi'de sen'le mi uğraşacağım?
Bunlar bizimkiler
Hey!Siz nası' izin aldınız lan maç için? Geliyorum bekleyin. Hadi oğlum, koş yetişelim şunlara.
...
Saat: 11.12

Balığa gidelim
Yok aga bu saatte piyasa yapılmaz. Baksana Allah'ın Pazar günü. Kimse yok ki dışarıda. Millet daha yeni uyanıyor. Balığa mı gitsek, yoksa internet kafeye mi gitsek?
...
Kestirme yollar
Kestirme yol biliyorum ben. Şuradan atladık mı hemen Nazif Sokak'tan çıkarız dışarı. Hem gitmişken dönüşte kaymak almam lazım annem istedi. Orada Keskinler vardı.
...
İyi güzel geldik de arkadaş neyle tutacağız ki bu balıkları? Hem hava da iyice buz oldu. Sen git bi'koşu şu inşaatta çalışan amelelere sor ağ filan vardır onlarda. Her gün buralarda görüyorum onları.
...
Şimdi güzel oldu. Bu nasıl kullanıyor kardeş ya? Geç bakalım karşıya. Tut ucundan... Heh. Oldu... Bir tane mi olmaz arkadaş. Bak tut büyük bir şey çarptı galiba. İyi tut.

Saat: 11.51

Kayık
O ne öyle ya. Tut tut ya! Geçmesin! Arkadaş biz burada ağ atıyoruz, sizin kayığınız... Çek arkadaş çek şunu! Yok mu başka yer!? Çocuğu tut! Çocuk düşecek! Ya ağ mahvoldu lan! Ağ mahvoldu!..
Patlama
Bugün üstüste geliyor herşey! Üst üste!.. O ne öyle? Kaç! Kaç!
...
Koş oğlum koş! O neydi öyle ya! Bakma arkana koş! Lan heriflerde mi geliyor?! Şu aradan girelim. Onlar mı patlattı acaba? Kayıktan mı geldi o ses? Üzerimize bir şey mi geliyordu? Dur, dur! Bir soluklanalım. Adamlar üstümüze geliyor! Gidin oğlum, gidin! Gelmeyin! Kucağındaki çocuğu düşürdü galiba? Gel girelim içeriye bak açık kapısı gel!
...
Param düşmüş
Şortun cebinde 1 TL olacaktı? Düşmüş galiba. Soluklanayım dur bi'! İçim yanmış. Sen de yok mu bozuk? Bak burayı onlar da gördü. Tüh! Girecekler içeri... Dolmayın kardeşim içeriye, durun dolmayın! Bi'dakika kızım ya! Heh. geç git tamam! İttirme ya.
İçim yanıyor
Bu kola kimin yahu? Daha açılmamış. Yerde. Neyse Mehmet, hadi gidelim. İşimiz kalmadı bi'lirayla.
...

Saat: 14.10

Günah değil
Hadi sen de bi'yudum iç. Bi'şey olmaz. Hem n'olacak ki? Yerde bulduk. Hiç düşündün mü? Bu üzerimize doğru gelen kara şey de neydi? Evet, tövbe gitmem oraya. Neyse ne! Ya kusura bakma, sana iç diyorum ama kalmamış bunun dibinde galiba. Asiti de kaçmış zaten...
...

Saat: 16.23

Bacaklarım donmuş
Farkında değildim. Nası'da üşümüşüm! Bi'daha na'buraya yazıyorum 'şortla çıkmam dışarı!' söz veriyorum. Yarın dersime de bakacağım. Söz. Hadi sen yemeği yaptıysan getir. Çok acıktım ben. Tüh ya! Vallahi unuttum! Hatırlamaz inşallah!...

Devam edecek.


Sınırda I (Nilay'ın Günlüğü)



Saat: 10.13

Okullar yine tatil
Neden bu kadar büyütürler. Okula gitmedim. Kahvaltı için de kalkmadım. Yatıyorum. Evde kimse yok. Kahvaltı yemek için yataktan kalkmam gerekli. Kalkarsam bir şeyler yazamam; ama karnım da acıktı.
Yine dövüş var
Oldum olası bu savaş denilen şeyi anlamadım. Defterime karalıyorum çünkü yine tellerin orada hareketlilik var. Dikkatimi oraya vermeyip içeri geçiyorum. Görüşürüz.
...
Buluşmaya gitmem lazım
Annem yine kızacak ama ben kimseye haber vermeden çıkmayı düşünüyorum. Zaten evde bile değil. Hem gideceğim de iki adımlık yer. Hakan abinin internet kafesi. Bir iki dakika da olsa belki yüzünü görme şansım olabilir. Sırdaş da olsak kimliğini söylemem.
...

Saat: 11.42

Aralarından sıyrılıyorum
En sevmediğim sokakların içinden yürüyerek hatta koşarak geçtim. Kaçar gibi. Aslında şimdi böyle nefes nefese kalışım ve yazımın böyle kötü olması durumla hiç alakalı değil. En başından anlatayım. Üzerimi giyinip yeni aldığım tokalarımı (aslında bana o göndermişti) da özenle saçıma taktım. Dışarısı her zaman ki gibi boş. Yine de ben sapmadan internet kafeye gideyim diye karar verdim. Sonra tel örgülerdeki gördüğüm grubun bağıra çağıra koştuğunu gördüm. Önemsemedim. Bakkala girip kendime abur cubur alayım hem de kalabalıkla muhattap olmam diye düşündüm. Hepsi birden bakkala sığındılar. Şaşırdım. Hemencecik çıktım dışarı, nedendir bilmem şimdi aklıma geldi cola şişesini de orada unutmuştum heralde. Neyse işte sıyrıldım aralarından.
Sinek ilacı
Çocukluğumdan bilirim. Erkekler top oynar biz de evin kenarında onları izlerken büyük bir gürültüyle sokakları dolaşan kamyonetler vardı. Hala da peşinden koşarız. İnadına koklarız. Sonra kaldığımız yerden oyuna devam ederiz. Oyuncak uçakların dumanı gibi.
Küçük uçaklar
Erdal amcanın bakkalına sığınan bu kalabalığı geride bıraktıktan sonra gökyüzünde bir şey fark ettim. Çok komiklerdi. İki küçük uçak. Oyuncak gibi görünüyorlardı. Uçakları çok iyi tanırım. Yolcu uçağı olsa çok yukardan uçar, bazen de arkasında iz bırakır, ya da savaş uçağı olsa çok hızlı gider. Bu ikisi farklıydı. Derken benzinleri biter gibi oldular. Sesleri kesildi. Sonra bizim Selim dayının narenciye tarlasına döne döne düştüler.
...

Saat: 12.35

Ellerimi yıkadım
Yine yüzünü göremedim. Sıkıldım artık bu mültecilerden. Okula gidememek ilk başlarda hoşuma gidiyordu. Ama buraya yazmaktan bile sıkıldım. Annem pazardan geldi. Sofraya çağırıyor. Babam tarladan dönmemiş. Uçaklar n'oldu acaba? Neyse yine karnım acıktı.
Sofradan sonra
Aşık olmak bi'garip. Görememek hüzünlendiriyor. Belki yine bi'şeyler karalarım belki bi'iki dörtlük. Hem unuttum yazmayı uçaklardakiler ne yazık ki ölmüş. Suriye'den geliyorlarmış. Aslında ben de yanlış görmüşüm. Bir tanesi bizim çaya düşmüş. Bilmem acaba diğerini mi gördüm? Her neyse arkadaşlarla gidip bi'bakmak lazım.
...

Saat 16.41

Midem bulanıyor
Uyuyup kalmışım. İnsan heralde tembelleştikçe daha da tembelleşiyor. Bana da olan bu. Aşkın da etkisi olabilir. Rüya görmek de kötü değil. Çok uykudan galiba midem bulanıyor. Uçaklar ne oldu acaba? Bizimkiler gitmiştir. Kaçırdım hengameyi. Tüh. Neyse dörtlüklerime devam edeyim. Yok, galiba ilk önce bir ilaç alsam daha iyi.


Devamı gelecek.