15 Kasım 2012 Perşembe

Sınırda I (Nilay'ın Günlüğü)



Saat: 10.13

Okullar yine tatil
Neden bu kadar büyütürler. Okula gitmedim. Kahvaltı için de kalkmadım. Yatıyorum. Evde kimse yok. Kahvaltı yemek için yataktan kalkmam gerekli. Kalkarsam bir şeyler yazamam; ama karnım da acıktı.
Yine dövüş var
Oldum olası bu savaş denilen şeyi anlamadım. Defterime karalıyorum çünkü yine tellerin orada hareketlilik var. Dikkatimi oraya vermeyip içeri geçiyorum. Görüşürüz.
...
Buluşmaya gitmem lazım
Annem yine kızacak ama ben kimseye haber vermeden çıkmayı düşünüyorum. Zaten evde bile değil. Hem gideceğim de iki adımlık yer. Hakan abinin internet kafesi. Bir iki dakika da olsa belki yüzünü görme şansım olabilir. Sırdaş da olsak kimliğini söylemem.
...

Saat: 11.42

Aralarından sıyrılıyorum
En sevmediğim sokakların içinden yürüyerek hatta koşarak geçtim. Kaçar gibi. Aslında şimdi böyle nefes nefese kalışım ve yazımın böyle kötü olması durumla hiç alakalı değil. En başından anlatayım. Üzerimi giyinip yeni aldığım tokalarımı (aslında bana o göndermişti) da özenle saçıma taktım. Dışarısı her zaman ki gibi boş. Yine de ben sapmadan internet kafeye gideyim diye karar verdim. Sonra tel örgülerdeki gördüğüm grubun bağıra çağıra koştuğunu gördüm. Önemsemedim. Bakkala girip kendime abur cubur alayım hem de kalabalıkla muhattap olmam diye düşündüm. Hepsi birden bakkala sığındılar. Şaşırdım. Hemencecik çıktım dışarı, nedendir bilmem şimdi aklıma geldi cola şişesini de orada unutmuştum heralde. Neyse işte sıyrıldım aralarından.
Sinek ilacı
Çocukluğumdan bilirim. Erkekler top oynar biz de evin kenarında onları izlerken büyük bir gürültüyle sokakları dolaşan kamyonetler vardı. Hala da peşinden koşarız. İnadına koklarız. Sonra kaldığımız yerden oyuna devam ederiz. Oyuncak uçakların dumanı gibi.
Küçük uçaklar
Erdal amcanın bakkalına sığınan bu kalabalığı geride bıraktıktan sonra gökyüzünde bir şey fark ettim. Çok komiklerdi. İki küçük uçak. Oyuncak gibi görünüyorlardı. Uçakları çok iyi tanırım. Yolcu uçağı olsa çok yukardan uçar, bazen de arkasında iz bırakır, ya da savaş uçağı olsa çok hızlı gider. Bu ikisi farklıydı. Derken benzinleri biter gibi oldular. Sesleri kesildi. Sonra bizim Selim dayının narenciye tarlasına döne döne düştüler.
...

Saat: 12.35

Ellerimi yıkadım
Yine yüzünü göremedim. Sıkıldım artık bu mültecilerden. Okula gidememek ilk başlarda hoşuma gidiyordu. Ama buraya yazmaktan bile sıkıldım. Annem pazardan geldi. Sofraya çağırıyor. Babam tarladan dönmemiş. Uçaklar n'oldu acaba? Neyse yine karnım acıktı.
Sofradan sonra
Aşık olmak bi'garip. Görememek hüzünlendiriyor. Belki yine bi'şeyler karalarım belki bi'iki dörtlük. Hem unuttum yazmayı uçaklardakiler ne yazık ki ölmüş. Suriye'den geliyorlarmış. Aslında ben de yanlış görmüşüm. Bir tanesi bizim çaya düşmüş. Bilmem acaba diğerini mi gördüm? Her neyse arkadaşlarla gidip bi'bakmak lazım.
...

Saat 16.41

Midem bulanıyor
Uyuyup kalmışım. İnsan heralde tembelleştikçe daha da tembelleşiyor. Bana da olan bu. Aşkın da etkisi olabilir. Rüya görmek de kötü değil. Çok uykudan galiba midem bulanıyor. Uçaklar ne oldu acaba? Bizimkiler gitmiştir. Kaçırdım hengameyi. Tüh. Neyse dörtlüklerime devam edeyim. Yok, galiba ilk önce bir ilaç alsam daha iyi.


Devamı gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder